Fonksiyonel Gıdalar kitabı ilk baskısından 5 yıl sonra güncellenmiş ikinci baskısıyla tekrar karşınızda. Bu baskı ilkinde olduğu gibi iki ana bölümde incelenebilir. Kitabın başında “Anne Sütü Bileşenlerinin İmmünolojik ve Nörokognitif Gelişime Etkileri” bölümüne kadar olan bölümler fonksiyonel gıda konusuna kanuni düzenlemeler, sosyoloji, psikoloji, etik, genetik ve kanıta dayalı tıp yaklaşımıyla çalışmaların değerlendirilmesini içermektedir. Kitabın kalan bölümlerinde doğal gıdaların içinde bulunan fonksiyonel bileşenlerinden söz edilmektedir. Fonksiyonel gıda denildiğinde ilk akla gelen farklı gıda teknolojileri yardımıyla üretilmiş ve tasarlanmış gıdalara bu kitapta yer verilmemiştir. Ancak bu gıdaların tasarlanması ve tüketiciye sunulmasının öncül aşamaları doğal gıdalarda bulunan fonksiyonel bileşenlerin sağlık üzerindeki etkilerinin çalışılmasına dayanmaktadır.
İlk baskıda yer alan bölümler yeni veriler ışığında güncellenmiştir. Özellikle “Fonksiyonel Gıdalar ve Sağlık Beyanları” bölümünde geçtiğimiz yıl yayınlanan “Türk Gıda Kodeksi Beslenme ve Sağlık Beyanları Yönetmeliği” ile ülkemizdeki en güncel yönetmelik ışığında fonksiyonel gıdalarda için sağlık beyanlarının nasıl olması gerektiği ayrıntılı olarak anlatılmıştır. Genel olarak fonksiyonel gıdalar ve beraberinde yaratabileceği etki sorunlar ve nütrigenetik ve nütrigenomik çalışmaların beraberinde taşıdığı etik sorunlar iki ayrı bölümde incelenmiştir. İnsanları fonksiyonel gıda tüketmeye sevk eden faktörler neler? İnsanlar fonksiyonel gıdaları tercih ederken sağlık ve içerikle ilgili beyanları ne kadar anlıyor? gibi sorulara yanıt bulabileceğiniz ve özellikle beslenmeyle ilgili olarak tanımlanan yaşam tarzı modeliyle de bireylerle gıda tercihleri arasındaki ilişkiyi belirleyen faktörleri okuyabileceğiniz bir bölüm “Fonksiyonel Gıda Psikolojisi”
İlk baskıdan farklı olarak bu baskıda üç yeni bölüm var; “Fonksiyonel Gıdalar ve Beslenmenin Tıbbileşmesi” başlığında gündelik hayatın tıbbileşmesi ve bunu yaratan politik ortamdan söz edilirken beslenme politikalarının da bu uygulamadan etkilendikleri güncel örneklerle birlikte anlatılıyor. Aynı bölümde fonksiyonel gıda tüketicilerinin daha çok kadınlar olması nedeniyle fonksiyonel gıdaların cinsiyetle ilişkilendirilmesinin pazarlama stratejilerine nasıl yansıdığını da ilgiyle okuyacağınızı tahmin ediyorum. İkinci yeni bölüm, “Türkiye’de Fonksiyonel Gıdalar ve Nütrisyonel İndirgemecilik” adını taşıyor. Bu bölüm fonksiyonel gıda konusunda uluslararası alanda önemli eserleri ve eleştirel yaklaşımları olan Avusturalya Melbourne Üniversitesi’nden Dr. Gyorgy Scrinis ve Kanada Ryerson Üniversitesi’nden Prof. Dr. Mustafa Koç tarafından yazıldı. Nütrisyonel indirgemeciliğin ve beslenmecilik ideolojisinin (nutritionism ideology) tarihsel gelişimi ve Türkiye’deki durumu birbirine paralel olarak anlatıldı. Fonksiyonel gıda kavramının bu denli yaygınlaşmasını anlama açısından kilit önem taşıyan bir bölüm olarak okunabilir. Üçüncü bölüm “Kanıt Dayalı Uygulamalar ve Epidemiyolojik Kavramlar Işığında Fonksiyonel Gıdalar” adını taşıyor. Fonksiyonel gıda ve gıda bileşenleriyle ilgili birçok sağlık iddiası ileri sürülmektedir. Peki bu iddiaları nasıl yorumlamalıyız? Bu iddialar hangi tür çalışmalardan elde edilmiştir? Elde edilen sonuçlar kimlere uygulanabilir kimlere uygulanmamalıdır? Bu ve bunun gibi soruların yanıtlarını bu bölümde bulmanız mümkün olacaktır.
Kitabın geri kalan bölümlerinde, başta en mükemmel fonksiyonel gıda olan anne sütüyle ve çocukluk çağındaki tamamlayıcı beslenmeyle ilgili yeni çalışmalar ve ardından gündelik yaşamda tükettiğimiz birçok temel besin maddesinin fonksiyonel içerikli bileşenleriyle ilgili güncel çalışmaları bulabilirsiniz.
İyi okumalar.
Prof. Dr. Gökhan Baysoy
İstanbul Medipol Üniversitesi Tıp Fakültesi
Çocuk Gastroenteroloji, Hepatoloji ve Beslenme Bilim Dalı