Çocuk ihmal ve istismarı, yalnızca ülkemizin değil tüm dünyanın en önemli sosyal sorunlarından biri olarak karşımızda her geçen gün artarak durmaktadır. Çoğu zaman akran zorbalığı ile karıştırılan bu olgu, aslında çocuklara yönelik şiddetin en ağır ve en yıkıcı biçimlerinden birini oluşturmaktadır. Bu nedenle çocuk istismarı ve ihmalini diğer şiddet türlerinden ayrıştırmak, doğru tanımlamak ve koruyucu önlemleri geliştirmek hayati önem taşımaktadır.
Bugün geldiğimiz noktada, çocuklara yönelik istismar ve ihmali bütünüyle ortadan kaldırmak mümkün olmasa da toplumsal farkındalık, koruyucu-önleyici uygulamalar ve etkili politikalarla en aza indirgenmesi mümkündür. İstismar ve ihmale maruz kalan çocukların iyileştirilmesine yönelik sosyal, psikolojik ve hukuksal desteklerin geliştirilmesi de en az önleme çalışmaları kadar önemlidir. Çünkü istismarın etkileri yalnızca çocuğun bireysel yaşamında değil, ailede ve toplumun bütününde derin izler bırakmaktadır. Yapılan bilimsel araştırmalar da çocukluk döneminde yaşanan olumsuz deneyimlerin duygusal, sosyal, biyolojik ve zihinsel işlevler üzerinde kalıcı etkiler yarattığını ortaya koymaktadır.